Notit

Kurgulardaki Bilim

Vampir Beyblade | Bölüm 2: Meteo L-Drago’nun Fiziği

[Özgün yazıdır]
Tarih: 10.04.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 6 dakika

Yazının ilk bölümünde birçok beyblade parçasını gördük birçok beyblade tipini tanıdık. Bu bölümde bu özelliklerin fizik kanunları karşısında nasıl hareket ettiğini inceleyeceğiz. 

Bütün beybladeler performans uçları etrafında dönerler. Bu hareketlerine dönme hareketi denir. Dönme hareketlerindeki hızlarına da açısal hız denir. Beyblade’in açısal hızını en dış halkası füzyon tekeri üzerindeki bir p noktasının birim zamanda performans ucu etrafındaki yer değişimi olarak alabiliriz. Beybladeler dönme hareketi yaparken her zaman aynı yerlerinde durmazlar. Yaptıkları bu yer değiştirme öteleme hareketidir.

Dönme Hareketi Görseli (r: beyblade yarı çapı, Q: hareket sırasında taradığı açı, S: haraketi sırasında taradığı yay uzunluğu)

Dönme hareketi yapan beybladeler 3 boyutlu katı cisimler olduğu için üzerlerine başka fiziksel kuvvetler de etki eder. Bu kuvvetler zemine doğru beyblade’in kütlesi ve Beyblade’e etki eden yerçekimi ivmesinin çarpımı olan “mg” kuvveti ve bu kuvvete karşı aynı büyüklükte ters yönde oluşan tepki kuvveti veya normal kuvvet “N” kuvveti. Son olarak bu kuvvetlere dik beyblade’in dönme kuvveti etki eder.

Dönme hareketi yapan beybladeler 3 boyutlu katı cisimler olduğu için üzerlerine başka fiziksel kuvvetler de etki eder. Bu kuvvetler zemine doğru beyblade’in kütlesi ve Beyblade’e etki eden yerçekimi ivmesinin çarpımı olan “mg” kuvveti ve bu kuvvete karşı aynı büyüklükte ters yönde oluşan tepki kuvveti veya normal kuvvet “N” kuvveti. Son olarak bu kuvvetlere dik beyblade’in dönme kuvveti etki eder. Ayrıca aerodinamik etkileri de unutmamak lazım ama plastik beyblade arenasında dönen beyblade oyuncakları bu için ihmal edilebilir bir durumdur. 

Serbest Beyblade Diyagram Görseli

Formüllere hiç girmeden yazdıklarımızı toparlamak gerekirse. Beyblade’e etki eden kuvvetler, daha çok beyblade’in füzyon tekerinin şekli, çapı, kütlesi, füzyon tekerinin zeminden ne kadar yukarıda olduğu, performans ucunun şekline göre değişiklik gösterir. Bu kuvvetler de beyblade’in ne kadar hızda nasıl bir dönme ve sürüklenme yörüngesini izleyeceğini bize söyler. Yani iyi bir beyblade seçmek için fizik biliminden yararlanabiliriz. Teoride en iyi beyblade’i oluşturabiliriz. Sonsuz ihtimallerde bu özellikleri kıyaslamak veya en iyi beyblade’i başka yazıda tartışırız. Şimdi L-Drago’ya geri dönersek…

L-Drago’un farkı ne?

İncelediğimiz Meteo L-Drago, füzyon tekeri olarak ona ismini veren “meteo” parçasını kullanıyor. Meteo özellik olarak diğer füzyon tekerlerine göre daha hafif ve dar çapa sahip ve tam bir çember yerine 6 yayın birleşmesini andıran bir yapıya sahip. Bu yapılardan kauçuk olanlar “pençe” metal ve pürüzsüz olanlar “çene” olarak isimlendiriliyor. Çene çıkıntılarının pürüzsüz olması aerodinamik açıdan, pençe kısımlarının kauçuk olması çarpışma açısından L-Dragoya büyük bir avantaj kazandırıyor. Böylece sürtünmesiz yüzeyiyle daha düzgün hava akışına maruz kalırken gelen etkileri daha kolay emebiliyor. Diğer beybladelerden ters tarafa dönmesiyle de dengesini kaybederken çarptığında bir duvara yaslanmış ve dikilmiş bir şekilde dönmeye devam ediyor. Çarpışmadan sonra diğer beybladeler gibi devrilmesini beklerken tam tersi daha güçlü bir şekilde dönmeye başladığını görüyoruz. Bütün sürpriz füzyon tekerinde değil tabi ki.

Füzyon tekerini aşağıdan besleyen “LW105” dönme kanadına sahip. Bu dönme kanadı dönerken etrafındaki havayı füzyon tekerine doğru aktaracak bir yapıda. Hem de standart modellerden daha uzun olması sayesinde daha düzgün ve büyük bir hava akımını ile beyblade yavaşlasa bile döndüğü sürece hava akımını füzyon tekerine taşıdığı için L-Drago’nun devrilmesini önlüyor. 

Bu özellikler de L-Drago’nun vampir davranışının arkasındaki bilim. Ne kadar basit gibi gözükse de oyuncaklardan, uzay mekiklerine her yerde bilime ve fiziğe ihtiyaç duyuyoruz ve bunları iyi kullanırsak L-Drago gibi veya daha iyi mühendislik harikaları yapmak mümkün.

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

Beyblade Metal Masters | My Anime List

Başlık Görseli | Beyblade Metal Masters (Anime)

Meteo L-Drago LW105LF | beyblade.fandom.com

Dönme Hareketi Görseli | Beyblade Metal Masters (Anime)

Serbest Beyblade Diyagram Görseli | Beyblade Metal Masters (Anime)

Vampir Beyblade | Bölüm 2: Meteo L-Drago’nun Fiziği Read More »

Vampir Beyblade | Bölüm 1: Beyblade Anatomisi

[Özgün yazıdır]
Tarih: 03.04.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 6 dakika

Beyblade ilk olarak karşımıza 1999 yılında basılan manga (japon çizgi romanı) ve daha sonra yapılmış devam serileri ve animeleri ile çıkıyor. İlk günden itibaren farklı birçok manga, anime, ova vb. yapımlarla günümüze kadar geliyor. Bu yazımda “Beyblade: Metal Masters” serisindeki vampir beyblade olarak adlandırdığım, Meteo L-Drago’nun animelerde, rakipleriyle çarpıştıkça yavaşlaması veya denge kaybetmesi yerine rakiplerinin gücünü çalarak hızlanan ve rakiplerini yenmesini gerçek dünyadaki oyuncağı üzerinden analiz edeceğiz. Başlamadan önce beyblade oyuncaklarını tanımlayalım. Beyblade(oyuncak) kendi etrafında dönme ve bu dönme hareketinden dolayı öteleme hareketi yapan, genelde silindirik arena içerisinde iki veya daha fazla beyblade’in aynı anda döndürüldüğü ve birbirlerine çarparak rakiplerinin durdurmaya çalışırken tek başına hala dönmekte olan beyblade’in kazandığı çarpışma adındaki yarışmalarda kullanılan özelleştirilmiş koni şeklinde olan, fizik harikası oyuncaklardır. Yazının birinci bölümünde bir beyblade’in anatomisini inceleyeceğiz. İkinci bölümde ise Meteo L-Dragonun farkını fizik yasaları süzgecinden geçirip gerçekten vampir olup olmadığını analiz edeceğiz.

Scorpio
Storm Pegasus Anatomisi

Beybladeler Tepeden aşağıya doğru sırasıyla yüz vidası (face bolt), enerji halkası (energy ring), füzyon tekeri (fuison wheel), dönme kanadı (spin track) ve performans iğnesi (performance tip) bölümlerinden oluşur.

Yüz Vidası: Çok fazla fiziki etkisi olmasa da bir beyblade’i bir arada tutan parçadır. Dönme kanadına tepeden vidalanır. Üzerinde beyblade ruhunun görseli bulunur.

Enerji Halkası: Yüz vidasının hemen altında yer alan parçadır. Beyblade’in ruhuna göre farklı tasarımda olabilir.   

Füzyon Tekeri: Enerji halkasının hemen altındadır. Beyblade’in en büyük dış çağını oluşturur. Beyblade’in çarpmayı karşılayacağı parçasıdır. Aynı zamanda en ağır parçasıdır. Hem çarpışma için sağlam olması hem de beyblade’in  dengede durması ve düzgün dönmesi için ağırlık merkezine en büyük katkıyı yapar. Beyblade’in en ağır parçasıdır.

Dönme Kanadı: Yüz vidası ile birleşerek beyblade’i tek parça halinde tutar. Ayrıca Beyblade’in en ağır parçası olan füzyon tekerinin yerden yüksekliğini  ayarlamak için kullanılır. Böylece denge merkezi istenildiği gibi değiştirilebilir ve beyblade’e farklı dönme özellikleri kazandırır..

Performans İğnesi: Beyblade’in dönmesi için olmazsa olmaz parçadır. Beybladeler performans iğnelerinin üzerinde dönerler. Farklı performans iğneleri beyblade’in diğer parçalarının oluşturduğu ağırlık merkezine ve beyblade’e kazandırılmak istenen dönme özelliğine göre tercih edilir.

Bu bölümler beybladelerin türünü oluşturur. Farklı parça kombinasyonları ile farklı dönme özellikleri kazandırılan beybladeler,  tür olarak başlıca 4 farklı kategoriye ayrılır. Bunlar, saldırı (attack), defense (savunma), stamina (dayanıklılık), denge (balance) 

Saldırı: Parça kombinasyonu olarak, oldukça hafif ve ince performans iğnesine sahip beyblade’lerdir. Kendi etraflarında yüksek hızda dönerken, arenanın içerisinde de dönme hareketi yaparlar. Vurdukları rakip beyblade’leri kolayca fırlatabilirler. Eğer fırlatamadıkları beyblade’ler olursa 2-3 darbeden sonra hafif ve ince performans ucu kullandıkları için kolaylıkla devrilebilirler.

Savunma: Parça kombinasyonu olarak ağır ve daha geniş performans iğnesine sahip beyblade’lerdir. Böylece darbe alsalar bile dengelerini kaybetmeden dönmeye devam edeblirler. Ağır füzyon tekerine sahip oldukları için darbe alsalar bile arena içerisinde kalacak kadar yer değiştirirler.

Dayanıklılık: Ağrılıkları genellikle saldırı ve savunma beyblade’lerinin ortasındadır. Kendi etraflarında en uzun süre dönebilen ama fazla darbeye dayanamayan beybladelerdir. 

Denge: Saldırı, savunma ve dayanaıklılık özelliklerini oluşturan parçaların karmasıyla oluşan beybladelerdir. Diğer kategorilerdeki özellikleri birleştirince ortaya çıkan kategori denebilir. 

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

Beyblade Metal Masters | My Anime List

Başlık Görseli | Beyblade Metal Masters (Anime)

Scorpio görseli | beyblade.fandom.com

L-Drago | beyblade.fandom.com

Storm Pegasus | beyblade.fandom.com

Vampir Beyblade | Bölüm 1: Beyblade Anatomisi Read More »

Mars Tarlası

[Özgün Yazıdır]
Tarih: 27.02.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 8 dakika

        Uzayda Gargantua gibi bir astrofizik cisminin her şeyi nasıl yediğinden bahsetmiştik. Eğer okumadıysanız “Kurgulardaki Bilim” serimizin Gargantua hakkındaki yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. Peki, uzayda biz ne yiyeceğiz? Bu yazımda “The Martian” (Marslı) yapımındaki “patates kolonisini” analiz ederek bu soruyu cevaplandırmaya çalışacağım.

        The Martian’da, Mars gezegeninde mahsur kalan Watney yiyecek üretmek için Dünya’dan getirilen patatesleri kullanarak kapalı sistem içerisinde patates tarlası kuruyor. Bunun mümkün olup olmadığını analiz etmek için hızlıca birkaç konuya değineceğim.

        Patateslerden başlayalım. Patates bilimsel olarak “Solanum Tuberosum” olarak sınıflandırılan bir bitki türüdür. Toprak altında yetişir ve yumruları insanlar tarafından kızartma, püre, kumpir gibi çeşitli şekilde yeniliyor. Patatesler vejetatif olarak ürerler. Yani yenilen yumruları uygun ortam koşulları sayesinde genetik olarak kendisiyle aynı yeni patatesler ürer. The Martian’da olduğu gibi uygun ortam koşullarında patatesleri toprağa gömerek yeni patatesler üretilebilir. Bu kesinlikle mümkündür.

The Martian-1

      Mars toprağı patates vb. diğer bitkilerin yetiştirilmesi için ne kadar elverişlidir?

        2008 yılında Nasa’nın Phoenix kondusu tarafından gönderilen veriler sayesinde Mars toprağının magnezyum, sodyum, potasyum ve klorür içerdiğini biliyoruz. Bu maddeler organik bileşenlerin var olması için önemlidir. Toprakta elementlerden daha önemli hayati bir etken daha var o da bakteriler. Bakterilerin hepsi zararlı değildir, hatta bazı bakterileri canlılık için olmazsa olmaz diye de sayabiliriz. Bitkiler için de durum böyle. Çoğu canlı yüzeyde bulundukları gibi bitkilerin köklerinde de yararlı bakteriler bulunur. Bitki köklerinde bulunana bu yararlı bakteriler bitkilerin gelişmesinde, canlı kalmasında önemli görev üstlenirler. Şu an için Mars’ta bulunan herhangi bir bakteri olmadığı için bu konu hakkında net bir şey söylemek mümkün değil. Ama bu konuda araştırma yapan ekipler var.

        Indigo Agriculture adlı şirket bu konuda çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalarıyla, her bitkide yararlı bakterilerin var olduğunu ve bakterilerin tarım için büyük potansiyel taşıdıkları gösterildi. Wageningen Çevresel Araştırma ekibi de Mars toprağına yakın bir toprak simüle ederek bitki yetiştirilip yetiştirilemeyeceğinin deneylerini yaptılar. Bu deneyler kapsamında domates, turp, kinoa, bezelye, ıspanak gibi bitkileri kullandılar. Deneylerin sonucunda simüle ettikleri topraklarda başarılı sonuçlar aldılar.

Indigo-Agriculture-Samples

        Tabii Mars’ta patates vb. bitkiler yetiştirmek istiyorsak toprak tek etken değil. Toprakla beraber atmosfer koşullarının da önemi var. Mars’ın atmosferi oldukça ince ve soğuktur. Bu şartlar bitkilerin yetişmesi için olumsuzluk ifade etsede, ayrıca aylar süren fırtınalara da sahiptir. Bu fırtınalar sonrasında yeni filizlenen bitkilerin köklerinin henüz sağlam olmamasından dolayı yerlerinden koparak ölebilirler. En iyi ihtimalde üzerleri toprakla kaplanacaktır. Bu fırtına süresince yeterli ışık miktarını da alamayacaklardır. 

        Bu etkenlerden ayrı bir şekilde “su” konusuna değinmek istiyorum. Mars konumu ve eksen eğikliği göz önünde bulundurularak şu anda yüzeyinde sıvı bulundurmuyor. Su yatakları ve kutup bölgelerinde donmuş su kütleleri bulunsa da henüz araştırmalar tam olarak netlik kazanmış değil. Nasa, Mars buzulları ile ilgili yaptığı çalışmada buzulların eridiği zaman Mars’ın yüzeyini kaplayarak 11 metre derinliğinde okyanus oluşturacağını hesapladı. 

        Bütün bilgiler ışığında yazının başına geri dönersek; Watney karakterinin yaptığı gibi kapalı ortam koşullarında Dünya atmosferini, ışık, basınç, nem gibi etkenler ile, simüle ettiğimiz bir ortamda insan dışkısını kullanarak Mars toprağını bakteri gibi organik bileşenler kazandırabiliriz. Böylece patates vb. bitkilerin üremesi için gerekli ortam koşullarını oluşturabiliriz. 

        Her şey yolunda gittiğinde Mars tarlamız Watney’in yaşadığı gibi kapalı ortam içerisinde meydana gelebilecek patlama ile tarlamız zarar gördüğünde oluşan açıklığı halat, bant ve muşamba ile onarabilir miyiz? Onarabiliriz. Marsın atmosferinin ince olduğunu biliyoruz. Kapalı sistemimizin içerisinde Dünya koşullarını simüle ettiğimiz için bant ve halatların gücünden daha güçlü basınca ihtiyacımız olmayacak. Tabii bu yöntem Marsta olduğumuz için en güvenli yöntem değildir. Ama aklımızın kenarında bulunsun.

        The Martian’ın Mars tarlası için bilimsel kaynaklara dayandığını, iyi analiz ile kurgulandığını söyleyebilirim. Ek olarak The Martian filmin jenerik bölümünde çalan Freddie Perren ve Dino Fekaris tarafından yazılan Gloria Gaynor’un söylediği “I Will Survive” Şarkısının Ajda Pekkan’ın “Bambaşka Biri” olarak türkçeye çevirdiği versiyonunu da dinlemenizi tavsiye ederim.

 

Ajda Pekkan – Bambaşka Biri

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA & DİNLEME

Mars’ta bitki yetişir mi | NotitPatates | WikipediaVejetatif Üreme | WikipediaPeriyodik Tablo | ptable.comFood for Mars and Moon | WagenIngen EnvIronmental ResearchBitki Probiyotik Bakteriler: Bitkiler Üzerindeki Rolleri ve Uygulamalar | Çiğdem KüçükPlant probIotIc bacterIa: solutIons to feed the world | Esther Menendez & Paula Garcia-FraileIndigo Agriculture | Indigo Agriculture

Indigo Agriculture | WikipediaDünya Atmosferi | WikipediaMars Atmosferi | WikipediaMars | WikipediaMarstaki Su | WikipediaMars Buzulları | NASAI Will Survive | Gloria GaynorBambaşka Biri | Ajda PekkanBaşlık Görseli | The MartIan (Film)The MartIan-1 Görseli | The MartIan (Film)Indigo-Agriculture-Samples Görseli | IndIgo AgrIculture

Mars Tarlası Read More »

Her Şeyi Yiyen Gargantua-2

[Özgün Yazıdır]
Tarih: 13.02.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 7 dakika

        Gargantua’nın ne kadar gerçekçi bir kara delik olduğunu analiz edebilmek için önce gerçek kara deliklerin özelliklerini yazının ilk bölümünde anlatmıştım. Şimdi Gargantua’yı bu özelliklerle karşılaştıracağız.

Gargantua İle Galaksiler Arası Yolculuk

        Interstellar evreninde Gargantua’nın Satürn yanında olduğunu ve başka bir galaksiye çıktığını biliyoruz. Bu özelliğinden dolayı Gargantua için “solucan deliği” deniyor. Solucan deliği, kara deliğe giren cisimlerin evrenin başka yerlerinden çıkmasına olanak sağlayan yolu kısaltan geçitlerdir. Günümüzde kara delikler üzerinde yapılan çalışmalar ile biliyoruz ki kara delikler yüksek çekim gücüne sahip astro fizik kütleleridir ve hacimleri küçük olduğu için çektikleri her maddeyi içlerinde parçalayarak istiflerler. Bu yüzden Gargantua’nın bu özelliği bilimsel olarak mümkün değildir! Eğer mümkün olsaydı bu yolculuk için zarar görmeyecek ileri teknolojiler geliştirmemiz gerekecektir. Interstaller evrenindeki Gargantua içerisinde seyahat eden Endurance uzay aracı da bu teknolojiye sahip kabul edilmiştir.

Gargantua’nın Anatomisi

Gargantua-1

        Gargantua 100 milyon Güneş kütlesinde ve olay ufku da buna bağlı olarak yaklaşık 1 milyon kilometre civarında. Ortalama Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesine eşit oluyor. Kara deliklerin yarıçapı, olay ufkunun çevre uzunluğunun 2 pi kadarıdır. Bu hesaba göre Gargantua gibi fiziksel özelliklere sahip kara delik mümkün olabilir!                                                                        

Gargantua-2

        Gargantua’nın zamanı Interstellar’da olduğu gibi aynı oranda yavaşlatması için çok hızlı dönmesi gerekir. Bu hızı Tars’ın ,Interstaller evrenindeki robot, 1 saatte tamamlamasını referans alıp üstteki bilgilerle hesaplarsak ışık hızına çok yakın dönmesi gerektiği sonucuna ulaşıyoruz. Bu Gargantua için maksimum dönüş hızı. Einstein’in hız sınırını geçmediğinden bir kara delik için bu dönüş hızı mümkündür! Thorne da bu olayı “mümkün ancak muhtemel değil.” olarak özetliyor.

Gargantua’nın Görünüşü

Gargantua tasarlandığında daha önce bir kara delik fotoğrafı çekilmemişti ama kara deliklerden veriler alınıyor üzerine çalışmalar yapılıyordu. Bu bilgiler ışığında Thorne yaptığı çalışmalar ile Gargantuayı tasarladı. 2019 yılında EHT teleskobunu ilk kez bir kara delik fotoğrafı çekmeyi başardı. Gargantuaya dışarıdan baktığımızda etrafında gördüğümüz ışık şekli Gargantua’nın olay ufkunun çevresinde dolanan ve Gargantua’nın etkisinden kaçabilen fotonlardır. Benzer görüntüğü EHT teleskobunun fotoğrafında da görebiliyoruz. Gargantua’nın bu görünüşü mümkündür!

Gargantua | Interstellar (solda) & İlk Kara Delik Resmi | EHT Telecope (sağda)

        Zamanda yoluluk, geçmişi değiştirmek, farklı boyutlar gibi sadece kara deliği değil diğer etkenlere de bağlı olan diğer konulara, sadece Gargantua’yı incelediğim için, bu yazıda değinmeyeceğim. Bir kara delik olarak Gargantua için Interstellar bilimesel temeller üzerine kurulmuş da olsa neticede kurgudur ve kurguda hikayenin ilerlemesi için bazı şeyler “öyle” kabul edilir. Bu konu ile alakalı Interstellar’ın bilimsel danışmanı Thorne “Raslantı evrimin ilk yapı taşıdır.” diyor.  Yine de Interstellar bilimsel analizleri çok iyi yapmış ve hikaye boyunca her detayı bu analizlerle planlamış bir kurgudur diyebilirim. 

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

HER ŞEYİ YİYEN GARGANTUA-1 | İLK YAZI

SOLCUAN DELİĞİ | WİKİPEDİA

GARGANTUA HAKKINDA BİLGİLER | THE SCİENCE OF INTERSTELLAR

KARA DELİK GÖRSELİ | EHT COLLABORATION

GARGANTUA GÖRSELLERİ | INTERSTELLAR

Her Şeyi Yiyen Gargantua-2 Read More »

Her Şeyi Yiyen Gargantua-1

[Özgün Yazıdır]
Tarih: 06.02.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 6 dakika

        Kara delik öyle bir çırpıda geçilecek bir konu değil ama içinde kafa kurcalayan bir yer var ki o da kurgularda gördüklerimizin ne kadar bilim olduğu…  

Öncelikle;

“Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir.”

        Evet bu kabul ettiğimiz tanımın ufacık giriş bölümüydü. İşin bir de kurgu bölümü var ki çoğumuz “kara delik” ismini ilk orda duymuşuzdur. Bu yazıda “Interstellar” filminde yer alan “Gargantua” olarak adlandırılan kara delik üzerinden kara deliğin ne olduğunu Gargantua’nın ne kadar gerçek olabileceğini anlatmaya çalışacağım. Fazla uzun olmaması için iki bölüme böldüğüm “Her Şeyi Yiyen Gargantua” yazımın bu bölümünde kara delikler hakkında bilimin ne dediğinden bahsedeceğim. Yazıyı daha basit ve anlaşılır tutmak için formüllere ve diğer ayrıntılara burada değinmeden daha basit bir şekilde anlatmaya çalışacağım.

Interstellar evreninde Gargantua bir geçit gibi bizi A noktasından B noktasına götürdüğünü ve etrafına zamanda büyük bir sapmaya neden olduğunu biliyoruz. 

Peki bu fikre nereden kapıldılar? İçine giren olmadı ya da içinden çıkagelen biri olmadı. Hatta Interstellar yazıldığı yıl daha önce teleskoplarla bile bize kendisini gösteren bir kara delik de olmamıştı. 

        Interstellar’ın yazarları bilimle olabildiğince yakın bir kurgu ortaya koymak istiyorlardı. Bunun için Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde profesör olan kütleçekim dalgaları alanında yaptığı çalışmalarla nobel ödülü kazanan Kip Thorne’dan bilimsel danışmanlık aldılar.

Gargantua Görseli
Gargantua Görseli

        Bu noktada başa geri dönelim Kara deliklere tekrardan bakalım. Kara delikler, yıldızların içerisinde gerçekleşen füzyon tepkimesi bitip helyuma dönüşecek hidrojenleri kalmadığı yani ömürlerini tamamladıktan sonra içlerine çökmesi durumunda oluşan büyük kütleli ama küçük hacimli astrofizik cisimlerdir. Çekim kuvvetleri güçlü ve olay ufukları geniş olduğu için olay ufkundan daha yakında olan cisimleri kendilerine güçlü bir şekilde çekerler. Bunu daha kolay anlamak için 1,889,500X10^24 kg kütleye sahip olan Güneş’in çekirdeğinde üretilen kütlesi 0 kabul edilen, ışık hızıyla hareket eden fotonlar bile sadece 10,000,000 yıl sonra güneşin yüzeyine ulaşabiliyorlar. Eğer Güneş bir kara delik olsaydı, ki bunun olması için çapının 3 km olması gerekirdi, fotonlar dahi yüzeye ulaşamayacaktır. Böylece dışarıya ışık yayamayacağı için karanlık kalacaktı. Kara delikler de isimlerini bu özelliklerinden alıyorlar. 

       Kara deliklerin bir başka özelliği de yüksek kütlesiyle uzay-zamanı bükmesidir. Kara deliğe olay ufkundan daha fazla yaklaşırsanız artık ondan kaçamazsınız çünkü bunun için ışık hızından daha hızlı hareket etmeniz gerekir. Kara deliğin içerisinde düştüğünüzde dikkat etmeniz gereken diğer kara delik özelliği de tekilliktir. Tekillik, kara delik gibi yüksek kütlesel astrofizik cisimlerinin meydana getirdiği uzay-zaman kurallarının çalışmadığı alanlardır. 

Yazımın ikinci bölümünde kara delik hakkında bilimden öğrendiğimiz bu özelliklerinin Interstaller’da nasıl işlendiğini inceleyeceğiz.

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

KARA DELİK | WIKIPEDIA

GUNES ENERJİSİNİN KAYNAĞI | TUBITAK

NÜKLEER FÜZYON | WIKIPEDIA

DÜNYA GÜNEŞ KARŞILAŞTIRMASI | NASA

HIGGS BOZONU | Citation: S. Eidelman et al. (Particle Data Group), Phys. Lett. B 592, 1 (2004)

HIGH ENERGY PHYSICS | CORNELL UNIVERSITY

OLAY UFKU | WIKIPEDIA

TEKILLIK | KARISTAD UNIVERSITY

BAŞLIK GÖRSELİ | EHT COLLABORATION
GARGANTUA GÖRSELİ | INTERSTALLER

Her Şeyi Yiyen Gargantua-1 Read More »

Scroll to Top