Notit

Beyin

Beyin Yol Haritaları ve Alzheimer Hastalığı

[Science Daily yazısından çevirilmiş ve düzenlenmiştir.]
Tarih: 19.06.2021
Yazar: Hatice Eflatun
Ortalama Okuma Süresi: 3 dakika

Van Andel Pennsylvania Enstitüsü ve Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından Science Advances’te yayınlanan bir araştırmaya göre, tıpkı kırsaldan geçen bir tedarik kamyonu gibi Alzheimer hastalığındaki nöronlara zarar veren yanlış katlanmış proteinler, beynin “yollarını” dolaşıyor, bazen durup bazen de barikatlardan kaçınmak için yeniden yönleniyorlar.

Bulgular, Alzheimer’daki beyin hücrelerine zarar veren karışık kümeler oluşturan tau proteinlerinin beyinde nasıl hareket ettiğine ışık tutuyor. Çalışma ayrıca beynin bazı bölgelerinin neden diğer alanlara göre hasara karşı daha savunmasız olduğuna dair yeni bilgiler de sağlıyor.

Van Andel Enstitüsü’nde yardımcı doçent ve ilgili çalışmanın yazarı Michael X. Henderson, “Beynin birbirine bağlı yapısı, işlevi için gerekli olsa da, bu yanlış katlanmış proteinler, bu yapının beyinde dolaşmasını ve ilerleyici dejenerasyona neden olmasını sağlıyor” dedi. “Bu proteinlerin beyinde nasıl dolaştığını ve belirli nöronların hasar riski altında olmasına neyin sebep olduğunu anlayarak hastalığın ilerlemesi üzerinde maksimum etkiye sahip olmak için doğru zamanda doğru yere yönlendirilebilecek yeni tedaviler geliştirebiliriz.” diye de ekledi.

Ekip, Alzheimer hastalığının modellerini kullanarak, beyinde ilerledikçe yanlış katlanmış tau proteinlerini haritaladı. Tau patolojisinin, biyolojik otoyollara benzeyen beynin sinir ağları boyunca bölgeden bölgeye hareket ettiğini, ancak her bağlı bölgeye gitmediğini keşfettiler.

Ekip, beynin bazı bölgelerinin proteinlerin yayılmasına neden direnç gösterdiğini anlamak için gen ekspresyon modellerine yöneldi.

Tek başına protein yayılmasından beklenenden daha fazla tau patolojisi olan bölgelerde daha fazla eksprese edilen bazı genleri tanımladılar. Ekip, beyindeki protein birikimini kontrol eden genetik faktörleri anlayarak, yanlış katlanmış protein hareketine müdahale etmenin, Alzheimer ve benzeri nörodejeneratif hastalıkların ilerlemesini yavaşlatmanın veya durdurmanın yollarını belirlemeyi umuyor.

Pennsylvania Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve çalışmanın ilk yazarı Eli Cornblath, “Tau’nun beyin bölgeleri arasındaki bağlantılar boyunca hem ileriye hem de geriye doğru yayıldığı hipotezimizi test etmek için bu ağ modellerini kullandık. Bu iki yönlü yayılma sürecini açıklamak için modellerimizi kullandıktan sonra, bu protein kümelerinin oluşmasını önlemek veya temizlemek için yeni moleküler hedefleri bilgilendirmeye yardımcı olabilecek birkaç gen bulduk.” dedi.

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

çEVİRİ | SCIENCE DAILY

BAŞLIK GÖRSELİ | PIXABAY

Beyin Yol Haritaları ve Alzheimer Hastalığı Read More »

Hayvanlar Zamanı Bizden Farklı Mı Algılıyor?

[Science Focus yazısı çevirisidir.]
Tarih: 06.06.2021
Yazar: Fuat Bayrakçı
Ortalama Okuma Süresi: 3 dakika

Zaman algısı, beynin gelen bilgiyi ne kadar hızlı işleyebildiğine bağlıdır. Bilim adamları, hayvanlara önce yavaş başlayan daha sonra hızlanan ışık atımlarını göstererek bunu ölçmeye çalıştılar. Işık o kadar hızlı yanıp sönüyor ki, sanki sürekli yanıyormuş gibi görünüyor. Dikkatlice yerleştirilmiş beyin elektrotları, bu anın ne zaman gerçekleştiğini ortaya çıkarabilir.

Araştırmalar, daha hızlı metabolizmaya sahip daha küçük hayvanların, daha tıknaz, daha yavaş hayvanlara göre daha yüksek titreşen ışık frekanslarını algılayabildiğini gösteriyor. Tıpkı The Matrix’teki Neo’nun mermilerden kaçması gibi, hareketler ve olaylar daha yavaş gelişiyor gibi görünebilir.

Görünüşe göre semenderler ve kertenkeleler zamanı kedi ve köpeklerden daha yavaş algılıyor. Ve bu, sineklerin yuvarlanan gazetelerden kaçmak için çileden çıkaran yeteneklerini açıklamaya yardımcı olsa da, önemli bir soruyu da gündeme getiriyor: neden?

Evrimsel bir bakış açısıyla, hızlı tepki vermesi gereken hayvanlar için zamanı daha iyi çözünürlüklerde algılamak mantıklıdır. Ancak asıl dikkat çekici olan şey, bazı hayvanların zaman deneyimlerini ihtiyaçlarına göre artırıp azaltıyor olmasıdır. Örneğin, bazı kılıç balıkları avlanmaya başlamadan önce beyne giden kan akışını hızlandırır, zaman algılarını yavaşlatır ve saniyede işleyebilecekleri kare sayısını artırır. Böylece daha hızlı tepki vermelerine yardımcı olur.

Bir başka yerde ise, fareler üzerinde yapılan çalışmalar, beyindeki dopamin üreten nöronları uyararak zaman algısının hızlandırılabileceğini göstermiştir.

Bu bulguların, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi dopamine bağlı bozuklukları olan kişiler için derin etkileri vardır. Burada dopaminde bir azalma var, bu yüzden hastalar zamanı daha yavaş algıladıkları için belki de dürtüsel olabilirler.

Tersine, dopamin seviyelerini artıran ilaçlar ise zaman algısını hızlandırdıkları için faydalı olabilirler. Ancak, bu sadece çalışan bir hipotez.

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

Çeviri | Scıence Focus

Başlık GÖrseli | PIXABAY – GUNDULA VOGEL

Hayvanlar Zamanı Bizden Farklı Mı Algılıyor? Read More »

UYKU FELCİ: KARABASAN

[Big Think yazısından çevirilmiş ve düzenlenmiştir.]
Tarih: 31.05.2021
Yazar: Bilgin Burak Öztoprak
Ortalama Okuma Süresi: 5 dakika

Zifiri karanlığın ortasında uyandığınızı ve tamamen felç olduğunuzu fark ettiğinizi hayal edin. Birdenbire, yatağınızda agresif ve korkunç bir insan benzeri kedi olduğunu fark ediyorsunuz. Sonra, en kötü senaryo ortaya çıkıyor: Yaratık size acımasızca saldırıyor ve keskin dişlerinin etinize nüfuz ettiğini canlı bir şekilde hissediyorsunuz. Ertesi sabah vücudunuzda bir morlukla uyanırsınız.

Kulağa Stephen King korku romanından fırlamış gibi geliyor, ancak olaylar gerçek hayattaki bir uyku felci vakasını anlatıyor.

Uyku felci, bir kişinin uykudan uyandığı ancak geçici olarak felç olduğu, hareket edememesi veya konuşamaması durumudur. Aslında, fenomen nadir değildir. İnsanların yaklaşık yüzde 20’si hayatlarında en az bir kez uyku felci yaşar.

Uyku Felcinin Nörolojik Kökenleri

Uyku felci genellikle gün içinde kestirdiğimizde, çok uzun bir yolculuk sonrası meydana gelen jet lag ile veya herhangi bir şekilde uykusuz kaldığımızda ortaya çıkar. Hızlı göz hareketi uykusu (REM) adı verilen ve çoğu canlı rüyanın meydana geldiği uyku aşamasındayken uyandığımızda uyku felci meydana gelir. REM sırasında beynimizdeki planlama ve mantıklı düşünme yeteneğimizin merkezinde yer alan bir kısım kapanır. Bu olay, rüyalarımızın neden bu kadar gerçeklik dokusunun kontrol çıktığını da açıklar.

REM sırasında bu kadar yoğun “gerçek” rüyalar görmemizi ve potansiyel olarak kendimize zarar vermemizi önlemek için beynimiz bedenimizi geçici olarak felç eder. Ancak bazen aslında REM uykusundayken uyanırız. Bu durumda REM uykusu ile uyanıklık arasında kalırız. Uyanık halde olmamıza rağmen vücut felç halde kalmaya devam eder, konuşma ve hareket yeteneklerini kaybeder. Hatta bazı durumlarda bu felci durumun üzerin bir de canlı rüyalar görebiliriz. Kültürümüzde karabasan olarak adlandırılan durum da budur. Ayrıca Astral Seyahat olarak anlatılan durumlar da uyku felci ve REM uykusu sırasında meydana gelmektedir.

Uyku felci, inançlara ve psikolojik durumlara bağlı olarak artmaktadır. Kişi yatağa girdiği zaman ona saldırmasını beklediği bir yaratığı düşünür ise bu düşünceler beyindeki korku merkezlerini harekete geçirerek REM sırasında uyanmaları ve uyku felci ihtimalini arttırır. Bir kez uyku felci geçiren insan bunu kültürel inançları ışığında yorumlayarak, “Kötü bir ruh tarafından saldırıya uğruyorum” diye düşünerek onlardan daha da korkar. Daha fazla korku daha fazla uyku felcine sebep olur. 

Orada bitmiyor. Artık daha sık uyku felci yaşadıklarını ve bu dönemlerin daha uzun ve daha korkunç olduğunu fark ediyorlar. Doğaüstü bir yaratık tarafından hedef alındıklarına, hatta belki de ele geçirildiklerine ikna olurlar. Bu da onları daha da korkutur ve kısır döngü kendi kendine beslenmeye devam eder. 

Uyku felci korkusunun üzerinden gelebilmek için aslında bunun rüyanın bir parçası olduğunun farkında olmak gerekir. Yaratıklara olan korku azalırsa uyku felci sayıları da azalır. Rüyalarınızı kontrol edebilmek de bu durumun üstesinden gelmek için farklı bir çözüm yoludur. Meditasyon ve gevşeme tedavilerinin de uyku felcini +%50 oranda azalttığı bazı incelemelerde görülmüştür. 

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

ÇEVİRİ | BİG THİNK

BAŞLIK GÖRSELİ | PIXABAY

 

 

UYKU FELCİ: KARABASAN Read More »

Beyincik, İnsan Beyninin Evriminde Önemli Bir Rol Oynamış Olabilir!

[Science Daily yazısından çevrilmiş ve düzenlenmiştir.]
Tarih: 15.05.2021
Yazar: Hatice Eflatun
Ortalama Okuma Süresi: 3 dakika

Beyincik (beynin hareketi koordine etmekten görevli kısmı),  insan kültürüne, diline ve alet kullanımına katkıda bulunmuş olabilecek evrimsel değişikliklere tabi tutuldu. Bu yeni bulgu, Duke Üniversitesi’nden Elaine Guevara ve meslektaşları tarafından 6 Mayıs’ta PLOS Genetics dergisinde yayınlanan çalışmada ortaya çıktı. 

Çalışma, epigenetik modifikasyonları insan, şempanze ve maymunların beyinciklerindeki DNA ile karşılaştırıyor.

İnsanların olağanüstü düşünme ve öğrenme kapasitelerini nasıl geliştirdiklerini inceleyen bilim adamları, sıklıkla beynin ahlaki muhakeme ve karar verme gibi yürütme işlevleri için hayati önem taşıyan bir parçası olan prefrontal kortekse (davranışların bütün bileşenlerinin bağlantılarını yapan ve onları bütünleştiren alan) odaklandılar. Ancak son zamanlarda beyincik, insanın kavramasındaki rolü nedeniyle daha fazla ilgi görmeye başladı.

Guevara ve ekibi, insanlar, şempanzeler ve al yanaklı makak maymunları arasındaki moleküler farklılıkları araştırarak beyincik ve prefrontal korteksin evrimini araştırdı. Spesifik olarak, epigenetik farklılıkları (DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmamakla birlikte kalıtımsal olan değişimler) bulmak için üç türdeki iki beyin dokusundan genomları incelediler. Bunlar, DNA dizisini değiştirmeyen, ancak hangi genlerin açılıp kapanacağını etkileyebilen ve gelecek nesillere aktarılabilen modifikasyonlardır.

Şempanzeler ve al yanaklı makaklarla karşılaştırıldığında, insanlar beyincikte prefrontal korteksten daha büyük epigenetik farklılıklar gösterdi ve bu da insan beyninin evriminde beyinciğin önemini vurguladı. Epigenetik farklılıklar, özellikle beyin gelişimi, beyin iltihabı, yağ metabolizması ve sinaptik plastisitlerde yer alan genlerin ne sıklıkta kullanıldıklarına bağlı olarak nöronlar arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi veya zayıflaması üzerinde belirgindir.

Yeni çalışmada belirlenen epigenetik farklılıklar, insan beyninin nasıl çalıştığını ve yeni bağlantılar kurma ve adapte etme yeteneğini anlamakla ilgilidir. Bu epigenetik farklılıklar ayrıca yaşlanma ve hastalıklarda da rol oynayabilir. Önceki çalışmalar, prefrontal korteksteki insanlar ve şempanzeler arasındaki epigenetik farklılıkların psikiyatrik koşullar ve nörodejenerasyonda yer alan genlerle ilişkili olduğunu göstermiştir. Genel olarak yeni çalışma, insan beyninin nasıl geliştiğini incelerken beyinciğin dahil edilmesinin önemini doğrulamaktadır.

Guevara şunları ekliyor: “Sonuçlarımız insan beyninin evriminde beyinciğin önemini ve insan neokorteksini ayırt eden daha önce tanımlanmış epigenetik özelliklerin neokortekse özgü olmadığını gösteriyor.”

 

KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA

ÇEVİRİ | SCIENCE DAILYPreFrontal Korteks Görseli | WIKIPEDIA

BAŞLIK GÖRSELİ | PIXABAY

 

Beyincik, İnsan Beyninin Evriminde Önemli Bir Rol Oynamış Olabilir! Read More »

Scroll to Top