Tarih: 16.01.2021
Yazar: Emre Sezer
Ortalama Okuma Süresi: 6 dakika
İnsanlık olarak gece yıldızları gördüğümüzden beri evrendeki yerimizi ve varlığımızı sorguluyoruz.. Bunun cevabını bulmak kolay değil. Uzaydaki yerimizi bulmak istiyorsak ilk önce içerisinde bulunduğumuz uzayı, evreni keşfetmeliyiz.
Kitaplardaki tanımı; Evreni kaplayan; Dünya’nın atmosferi dışında ve diğer gök cisimleri arasında yer alan, gök cisimleri hariç boşluğa verilen isim olan Uzay’a, Dünyamızdaki deniz seviyesinden yaklaşık 80-100 km yukarıya çıktığımızda ulaşmış sayılıyoruz.
Uzay bizim için bu tanımdan daha fazlası. Gezegenimiz Dünya’da var olan her şey öncesinde uzaydaki yıldızların içerisindeki elementlerdi. Bu elementler “Büyük Patlama” sonrasında önce yıldızları oluşturdu ve zamanla yıldızların içerisinden koparak diğer elementler ile bir araya gelerek kendilerinden daha büyük kütleli cisimleri oluşturdular. Bu oluşum süreci biz insanları da kapsıyor. Çünkü Dünya içerisinde var olan biz insanların yapı taşları da uzaydaki yıldızlardan geliyor. Yani gökbilimci Carl Sagan’ın deyişiyle, hepimiz yıldız tozuyuz. Kendimizi “İnsan” diye adlandırıp diğer hayvanlardan soyutlasak bile hepimizin yapı taşları aynı hatta cansız olan nesnelerle bile aynı elementlere sahibiz. Sözgelimi vücudumuzdak elementlere bakacak olaraksak; %65 oksijen, %18 karbon, %9.5 hidrojen ve %3.2 nitrojen ve %4.3 oranında diğer elementlerden oluştuğumuzu görürüz. Bu elementlerin ilk sentezlendiği yerlerin yıldızlar olduğunu biliyoruz.
Bu yüzden şuan evrendeki yerimizi bilmek için, zamanı geriye sarıp evrendeki ilk yerimize gitmeliyiz, yani yıldızlara bakmalıyız. Böylelikle neden, nasıl var olduğumuzu, Dünya’da yaşamın nasıl başaldığını, Dünya dışında başka nerede yaşamın olup olmadığını, Dünya dışında nerede yaşamaya devam edebiliriz gibi soruların cevaplarını bulmuş oluruz. Bunun için de yönümüzü uzaya çevirip araştırma yapmalı, araştırmalarımızı yapabilmek ve daha kesin sonuçlar elde edebilmek için uzay teknolojilerimizi geliştirmeliyiz.
Uzay teknolojilerimizi sadece uzaydaki yerimizi öğrenmek için değil bulunduğumuz konumda rahat ve sürdürülebilir bir yaşam için de geliştirmemiz gerekiyor. Önceleri dünyamızın hareketlerini anlamak için uzaya baktık gözlem yaptık ve bu bilgileri hayatta kalmak için kullandık. Sözgelimi binlerce yıl önce hayatta kalmak için yaşadığımız güvenli alandan uzaklaşıp av ararken güneşin kounumuna göre havanın ne zaman kararacağını bildiğimizden gece olup avcılarımız çıkmadan evimize dönebildik ve benzer birçok olayda uzaya bakmak hayatımızı kurtarmıştır, medeniyetimizin gelişmesinde kilit rol oynamıştır. Gökbilimci Carl Sagan başka bir sözünde bu tür olayları “Modern insanlar astoronomların soyundan geliyor.” diyerek özetlemiştir.
Ayrıca kullandığımız uzaktan kumandalar gibi uzayla hiç alakası olmadığını düşündüğümüz birçok teknoloji de uzay çalışmaları ile gelişmiştir ve bu teknolojiler hayatımızda bize daha rahat bir yaşam sunmuştur. Fabrikalarımızı uzaya taşımayı dünyadaki kaynaklarımız biteceği için uzaydaki kaynakları kullanmayı hedefliyoruz. Çünkü dünyamıza iyi davranmıyoruz. Bunun sonucunda Dünya dışında çözümler arıyoruz. Yine bu çözümler için uzayı çok iyi anlamalı, gelişmiş teknolojiler icat etmeliyiz.
Kısaca uzay, geçmişimizi öğrenmemiz, geleceğimizi daha rahat tasarlamamız için çok önemlidir. Umuyorum uzayı keşfettikçe öğrendiğimiz bilgiler ve geliştirdiğimiz teknolojiler medeniyetimizi olumlu yönde etkiler.
KAYNAKÇA & İLERİ OKUMA
Uzaktan kumanda | wikipeida.org
insan vücudu elemanları bileşimi | Anne Marie Helmenstine, Ph.D.
insan vücudu elemanları bileşimi görseli: Youst | Getty Images